Bir binanın ömrü sona erdiğinde malzemelerinin çoğu atık sahalarına gönderilir, yakılır veya çok daha düşük değerli ürünlere dönüştürülür. Bu durum aslında ekonomik açıdan değerli malzemelerin büyük bir kaybı demektir. Kent madenciliğinin de yardımcı olabileceği yer işte tam burasıdır.
Kent madenciliği nedir?
Kent madenciliği, bir şehrin malzemelerinin geri kazanılması ve yeniden kullanılması sürecidir. Bu malzemeler binalardan, altyapıdan veya eskimiş ürünlerden gelebilir. Bir nesnenin işlevsel ömrü sona erdiğinde (araba kullanılamaz olduğunda, bilgisayar bozulduğunda, bina artık güvenlik yönetmeliklerine uymadığında) o nesnenin bileşenleri yeniden kullanılabilir hale getirilebilir. Kent madenciliği aslında yeni bir şey değildir. Otomobillerde ve elektronik cihazlarda bulunan metaller genellikle geri dönüştürülmektedir. Ancak iklim krizinin ölçeği, tüm şehri bir “maden” olarak ele alarak ve değerlerini korumak için aktif bir şekilde malzeme (kaynak) aramasını sağlayarak daha hırslı ve proaktif bir şekilde uygulanmasını gerektiriyor. Kullanılabilir malzeme ve ürünlerin (ve bunların finansal ve çevresel değerlerinin) belirlenmesi kentsel maden arama olarak bilinir ve endüstrilerin güvenilir yüksek kaliteli ikincil malzeme tedarikine sahip olmalarına yardımcı olur. Örneğin Amsterdam’daki binalar; metalleri için çıkarılabilecek tonlarca çelik, bakır, alüminyum ve kurşun içerir. Herhangi bir madencilik sürecindeki ilk adım fiziksel olarak mineralleri ve değerli metalleri aramak ve tespit etmektir.
Hangi malzemeler madenciliğe uygundur?
Kentsel çevrede en yaygın malzemeler inşaat ve yıkım malzemeleridir. Hollanda’da inşaat sektörü üzerine yapılan bir araştırmada binaların inşası ve yenilenmesinin; çoğu beton olan ardından çelik, tuğla ve ahşap olmak üzere yıllık 17 milyon ton malzeme talebiyle sonuçlandığı tespit edilmiştir. Bu yüksek talebe rağmen, bu girdi malzemelerinin yalnızca %13’ü mevcut durumda ikincil ve yenilenebilir kaynaklardan gelmektedir. Peki, bir bina yıkılınca ne olur? Neyse ki, yıkılanların çoğu geri dönüştürülebilir ancak bunun çoğu aşağı geri dönüştürülür (downcycle) yani malzeme değer kaybeder ve genelde sektör dışında kullanılır. Beton atıkları yol dolgularında kullanılabilir ancak nadiren yeni binalar için bir ham madde olarak değerlendirilir. Aslında bu milyonlarca ton malzemeyi yeni inşaat projeleri için yeniden kullanmanın birçok avantajı vardır. Malzemeler zaten şehirde yer almaktadır. Bu nedenle uzun tedarik zincirlerine gerek kalmaz. Döngüsel ekonomi stratejisine sahip tüm şehirler için kent madenciliği, bu malzemelerden mümkün olduğu kadar uzun süre boyunca değer elde edebilir. Sonuçta, şehrin her yerinde bol miktarda kaynak varken, neden tüm bu malzemeler çok daha uzak madenlerden çıkarılsın, üretilsin ve taşınsın?
İnşaat atıkları, kentsel madenlerde açık ara en yüksek tonajı sağlarken; şehirdeki her şey kullanım ömrünün sonunda yeniden kullanılabilir. Kent madenciliği, tüm ürün ve cihazların yanı sıra gerçek anlamda altın ve diğer değerli metallerin zenginliğini içeren elektronik atıklara uygulanabilir . Buzdolabı, çamaşır makinesi ve çok daha fazlasının yanı sıra, çoğu mükemmel şekilde kullanılabilen milyarlarca cep telefonu dünya çapında çöpe atılıyor.
Şehirdeki her şey şehir madeninin bir parçası olabilir. Amsterdam sadece 2018’de 69.000 istenmeyen bisiklet tespit edilmiş ve her yıl kanallardan 15.000’den fazla bisiklet toplanmaktadır. Bunların her biri değerli metalleri temsil eder ancak muhtemelen yedek parçalar, hazır çerçeveler ve yerel olarak yeniden kullanılabilecek veya yeni üretim süreçlerini hızlı bir şekilde başlatmak için diğer bileşenleri de kapsar. Arabalar da ayrıca kent madeninde büyük bir maddi değer kaynağıdır.
Ancak, büyük şehirlere “beton orman” denmesi gibi, etrafımızda gördüğümüz binalar da herhangi bir şehir madeninin en büyük ve en değerli parçasıdır. Sadece beton veya modern binalarımızı güçlendiren çelik değil; ahşap, cam, bakır borular, alüminyum cepheler, çatı kiremitleri, tuğlalar, hatta balkonlarımızdaki demir korkulukların hepsi uzun bir tedarik zincirinden geçmiş değerli bitmiş ürünlerdir.
Her kentsel inşaat projesi, kelimenin tam anlamıyla kullanışlı malzemeler ve bileşenlerle çevrilidir.
Kent madenciliğinin ikinci faydası çevreseldir. Bu çevresel maliyetlerin ötesinde, çevresel etkiyi azaltmak için de büyük bir potansiyel vardır .
Yeniden kullanım ve geri dönüşüm yoluyla değeri korumak ve çevresel etkileri azaltmak
Beton üretmek için önce ocaklardan taş ve kumun çıkarılması gerekir. Bu işlem hem çimento üretimi için hem de beton üretiminde kullanılması gereken agregaların temini için de gereklidir. Beton yapılarda çelik ile birlikte kullanılır. 1 ton çelik üretmek için 20 GJ enerji gerekir. Ayrıca demir cevheri madenciliğinden kaynaklanan hava ve su kirliliğinin yanı sıra bir ton çelik başına 1,83 ton CO2 emisyonu meydana gelir. Daha sonra bu malzemelerden daha karmaşık bileşenler oluşturulur. Zaman, enerji, emek gerektiren ve çevresel etkisi olan üretim, nakliye ve işçilik adımlarının maliyetleri bulunmaktadır. Bu nedenle, maden çıkarmadan imalat ve montaja kadar her üretim aşaması inşaat ürününe değer katar. Bu katma değer, şu anda yıkılması planlanan bir binada bulunan bir üründe birikir ve bu ürünleri orijinal (veya daha yüksek bir değer) amaçları için yeniden kullanmak için zaman ayırdığımızda elde tutulabilir. Ahşap bir pencere çerçevesi, kırık cam ve talaşlardan çok daha değerlidir.
Kent madenciliği neden daha yaygın değil?
İnşaat sektörü, yapılı çevrenin inşası ve bakımı için ikincil malzemeleri kullanmaya henüz hazır değildir. Kent madenciliğini büyütmenin önündeki engeller lojistik, yeniden kullanılan malzemelere olan talep ve algılanan performansla ilgilidir. Üstesinden gelinmesi gereken en önemli engel hangi malzemelerin mevcut olduğu ve bunların yeniden kullanımdaki değerlerinin ne olabileceği konusunda bilgi eksikliğidir.